Sunday, December 04, 2011


SEVDİĞİ İŞİ YAPMALI
Gerilim iş yaşamından, ya da okul yaşamından da geliyor olabilir, genelde gerilim yaşayanların, çok çalıştıklarını görürüz. Onlara yakınları tarafından sıkça şu öneri gelir. “Çok çalıştın dinlen” “Tatil yap” O insanı dünyanın en güzel yerine götürseniz de rahatlayamaz, yaptığı ne ise; başına döndüğünde yine ayni gerilimi yaşar.
Çalışmayla gerilime (strese) giren bir insan nasıl dinlenerek rahatlayabilir? Çözüm belli,
Çalışmasını değil, çalıştığı şeyi değiştirmeli. Gerilime girmesinin nedeni aşırı çalışmak diye düşünülmemeli. Sevdiği işi yapanlar gerilmezler. Onlara başa çıkmak da, fazla zaman harcamak da zor gelmez. Aşırı çalışmanın nedenleridir, gerginliği yaratır.
Çalışmamız değil, borç ödemek için çalışmamızdır bizi geren. Gitmemiz değil, gittiğimiz yeri sevmemizdir bizi gerginliğe sokan. Önce çalışmanın yanına daha sevilen bir şeyler eklemeli. Belki de o kişi evini boyamalı, çocuklarını okula götürmeli. Bahçesiyle uğraşmalı. Çok çalışmanın yanında; zamanını nasıl geçirdiğinin, nasıl yaşadığının sesini duymalı. Çocuklarımız sevdiği dersi çalışmaktan zevk alırlar, ama sevmedikleriyle de uğraşmak istemezler. Çalışmadan da başarılamayacağın göre; sevmediği dersin yanına bazı sevdiği şeyler eklemeli. Okumanın yanına gözlem yapmak eklenebilir. Böyle bir çalışmanın sonunda hoşlandığı neyse onu yapacağını veya güzel bir pastayı severse ona kavuşacağını, bir film izleyeceğini bilmeli. Belki bir arkadaş davetine gidebilir, ya da sevdiği bir arkadaşıyla buluşma, oynama şansını yakalayabilir. Siz kendinizi düşünün, çok yorgun bir mutfak işinden sonra gelecek olan konuklarımızla eğleneceksek, sevdiğimiz sohbetleri yapacaksak yorgunluğumuz geçer. İş yaparken de bunu aklımıza getirirsek, gerilime girmeden hazırlığımızı yaparız.
UYGULAMA: Yazı atölyemize çocuklar gelirken anneler çok tedirginlik yaşarlar. Sevmeden ve istemeden geldiklerini sıkça duyarım. Bir süre sonra çocuk bu işten zevk almaya başlar. Biz yazı çalışmalarının yanına oyunlar koyarız. Etrafa kutular yerleştiririz. Her kutu belirli bir günün sonunda heyecan içinde açılır. Kutuyu açabilmemiz için bir şeyler yazmamız ve okumamız gerekir. Burada bütün çocukların meraklı olduğunu, merak etmekten heyecan duyduklarını bilerek yola çıkılır. Kutunun için de de gerçekten heyecan uyandıracak bir şeyler bulurlar. Bazen bir oyun taşı bile koyarız. Birlikte o oyunu oynarız. Ders sonunda her çocuk o gün bir arkadaşının yazdıkların ya da okuduklarını beğenir. Bir kağıda yazar ve kıvırıp ortaya koyar. En fazla kim oy aldıysa bizim sihirli elimiz ve öykücü bebeğimiz o hafta o kişiyle beraber olur. Çocuk onu odasının en kıymetli, en güzel yerinde ağırlar. Bir hafta ona iyi davranması gerektiğini bilir. Bu çalışmanın kazandırdıkları; okuma sevgisi ve yazma sevgisidir. Bizim hazırladığımız merak, paylaşma ve seçme duyguları, ona söz hakkı da verdiğimiz için; atölyelerimizi çok sevdiririz.











No comments: